Bordası açık denizlerin fırtınalarına, sert dalgalara dayanıklı ve hızlı gemileri ile limandan limana koşup duran Phokâialılar kültür de taşımışlar gittikleri yerlere. Fransa'ya alfabeyi götürmüşler, Akdeniz'in birçok kıyısına zeytinciliği yaymışlar. Zengin bir kent olmuşlar, paraları her yerde geçerli ve değerliymiş.
MÖ. 6. yüzyılın ilk yarısı Perslerin
önlenemez yayılışına tanık oldu. Önünde hiçbir ordunun dayanamadığı Pers
orduları Phokaia'yı da kuşattılar. Kent daha önceden 18 - 20 metrelik surlarla
çevrilmişti ama hiçbir sur Persleri durduracak kadar güçlü değildi. Savaşan
Phokaialılar daha fazla direnemeyeceklerini anlayınca teslim olmak için bir
gece süre istediler. Pers komutanı Harpagos bunu kabul etti, gece bitip sabah
olduğunda ses soluk yoktu. Persler kente girdiklerinde bir uyuz köpekten başka
tek canlı bulamadılar. Köle olmaktansa yurtsuz kalmayı seçen Phokaialılar
kentin altındaki tünellerden değerli eşyalarını da gemilere yükleyip çoktan
denize açılmışlardı.
Pers egemenliğine son veren Büyük
İskender Phokaia'ya özgürlüğünü verdi ama kentin altın çağı bir daha geri
gelmedi. İskender'in ölümünden sonra önce Seleukosların, sonra Bergama Krallığı'nın,
Roma'nın ve Cenevizlilerin, en sonunda Bizans ve Osmanlıların egemenliğine
girdi. Foça'da ilk arkeolojik kazılar 1912 - 1920 yılları arasında yapıldı. En
son kazı ise 1989 -1990'da gerçekleşti. İzmir'den gelirken Foça'ya 7 km. kala
“Taş Ev” denilen bir anıtmezar görülür. (MÖ. 4. yy.) Küçükdeniz ile Büyükdeniz
denilen iki koyun arasındaki burunda görülen kale duvarları 1678'de yapılmış
dışkaleye aittir. İç kısmında Türk hamamı kalıntıları vardır. MÖ. IV. yüzyıla
ait kayaya oyma anıt mezar “Şeytan Hamamı” olarak tanınmaktadır. Prof. Ekrem
Akurgal kentin bugünkü yerleşiminin altında antik kentin bulunduğunu ve ortaya
çıkarılabileceğini söylüyor. Ama yerleşimden dolayı bu mümkün olamıyor. Foça'nın
sokaklarında yapılacak bir gezinti çok hoş evler görmenizi sağlayacaktır.
Foça'nın ilk yerleşim alanı üzerinde bulunan evlerden Ağalar Konağı en
tipiklerinden biridir. İlçedeki Türk eserlerinden biri Fatih Camisi'dir. (1455)
Eski Foça'dan Yeni Foça yönüne doğru giderken ardarda göreceğiniz Mersinaki
koyları en güzel plajlardır. İki Foça
Siren Kayalıkları
Homeros anlatıyor: Gemileriyle Foça'nın
Siren Kayalıkları'nın önünden geçen Odyseia, büyücü Kirke'nin öğüdünü hatırlar.
Büyücü sirenlerin sesinin yöreden geçen gemicileri büyülediğini ve bu sesi
duyanların her işi unutup ömür boyu orada kaldıklarını anlatmıştır. Odyseia bu
kayalıkların arasından geçmek için tayfaların kulaklarını tıkatür, kendisini de
bir direğe bağlattırır ve ağzına da bir tıkaç koydurur. Böylece kulakları
tıkalı tayfalar sirenlerin karşı konulmaz çağrısını duymayacaklar, kendisi
duyduğunda da ağzındaki tıkacı çıkarıp tayfalara gemiyi demirleme emrini
veremeyecektir. Öyle de olmuş, gemisini geçirip yoluna devam edebilmiş. Foça'nın
çekiciliği Homeros'tan bu yana hep böyle efsanelere konu olagelmiş. dik inen
yarları ve kıyısındaki kumsalları, tertemiz otelleri, küçük ve sevimli
pansiyonları ve Küçükdeniz kenarına sıralanmış güzel balıkçı lokantaları ve
asıl güzel insanları ile sizi bekliyor. Şansınız varsa sandalla dolaşırken
küçücük adaların birinin kıyısında, bir burnu dönüverdiğinizde siren
kayalıklarında bir bakarsınız Foça'ya adını veren foklardan birine de
rastlayıverirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder