Haccın Başlangıcı


Lebbeyk Allahümme Lebbeyk! Buyur Allah'ım buyur! Senin hiçbir ortağın yoktur/Yüce davetini kabule hazırım Emirlerine can u gönülden bağlıyım/Hamd sana yaraşır, her nimet sendendir.

Mülk ve saltanat sana mahsustur/Senin ortağın yoktur.

Yakın geçmişteki bir Aralık ayında, bir milyondan fazla Müslüman hacı adayının okuduğu telbiye, haccımızın resmen başladığının işaretiydi. Beyrut havaalanında, gece boyunca Suudi Arabistan'ın Cidde şehrine uçuşumuzu beklediğimiz sahne aklıma kazınmış. Beyaz pamukludan iki parçalı dikişsiz ihramlarımız ve sandaletlerimizle, başımız açık olduğu halde oğlum Faysal, ben ve sadece yüzüyle elleri açıkta olan kızım Ayşe, bizimle aynı giysiler içindeki yüzlerce kişi arasında bekliyorduk.

Gün aydınlanırken uçağa bindik: “Önce birinci sınıf yolcuları, ardından ekonomik sınıf.” Bu yolculukta böyle bir ayrım olması ne kadar da uygunsuz bir durum. Sınıf ayrıcalığı burada daha çok bir utanç kaynağına dönüşüyordu. Bundan 25 yıl evvel, Kuveyt'ten bindiğim bir kamyonun arkasında yaptığım ilk hac seyahatimi ve o zaman tadına vardığım eşitlik duygusunu hatırladım.

Artık tırnak ve saçları kesmeyi, av yapmayı, münakaşa etmeyi ya da cinsel ilişki kurmayı yasaklayan ihram'a (kelime anlamı olarak kendini mahrum bırakma) girmiş olarak, tüm dünyadan Mekke'ye yönelmiş kardeşlerimize katılmaya can atıyorduk. Orada dinimizin emrettiği önemli bir görevi yerine getirecektik: İslam inanışına göre ilk olarak peygamberimiz Hz. Muhammed'in ataları olan Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail tarafından Allah'a ibadet etmek üzere inşa edilmiş olan Kâbe'yi ziyaret etmek.

Yorumlar