Ülkenin yalıtılmışlığının giderek kalkmaya başladığı gerçeği, Trablus'taki otel odalarında TW'lerini açtıklarında karşılarında hiç durmadan Lider'in konuşmalarına ve muhtelif yabancı istilacının yüzyıllardır süren tarihi kötülüklerine yer veren tek bir sıkıcı kanal bulan ziyaretçilerce hemen algılanamayabilir. Ancak Trablus ve Bingazi'deki çatılar, dünyanın her tarafından düzinelerce kanalı çeken çanak antenlerle donatılmış.
Turizm alanında yatırımları olan Yusuf, “Bir yabancıya yaklaşmak neredeyse komplo düzenlemek gibiydi” diye anlatıyor, bir kahvede açık açık sohbet ederken. “Buna cesaret edemezdiniz. Ama şimdi şartlar değişiyor, giderek hafifliyor. Birçok sorunumuz var, ama en azından artık konuşabiliyoruz.”
Tunus sınırı yakınlarındaki Uceyle'de, bir kaplıcalı tedavi merkezinde iklimleme mühendisi olarak çalışan Hisam, baskı konusunu tecrübeli bir gözlemci olarak ele alıyor, çünkü o bir Iraklı; Saddam Hüseyin'in harap olmuş ülkesini daha iyi bir hayat arayışıyla terk ederek dört bir yana dağılmış uzman kalabalığından biri.
Kaplıcanın dışında otururken Hitham, Batı'dan gelen bir ziyaretçiyle konuşmak konusunda Yusuf'tan çok daha temkinli göründü. Ama sonunda kendi anavatanıyla üstü kapalı bir karşılaştırma yapmak için sessizliğini bozdu: “Ben buraya bir yabancı olarak geldim, ama kimse bana “Nereye gidiyorsun? diye sormuyor, geceleri bile. Bingazi, Sirte ya da Beyda'ya gittiğimde kimse, hiçbir polis, “Kimsin sen, ne yapıyorsun” diye sormuyor.”
Yorumlar
Yorum Gönder